Vergi; devletin ya da devletin yetki verdiği kamu tüzel kişilerinin kamu harcamalarını karşılamak üzere yasalar çerçevesinde gerçek ve tüzel kişilerin ödeme gücü üzerinden zora dayanarak ve karşılıksız olarak aldığı para olarak açıklayabiliriz, bu vergilerin zamanında beyan edilmemesi veya eksik beyan edildiğinin tespiti halinde bu vergilerin cezalı olarak alınması için tarhiyat yapılmakta ve usulsüzlük ve vergi ziyaı cezası kesilmektedir. İşte tam bu noktada yapılan tarhiyatta ve kesilen cezalarda nelere dikkat edilmeli ve bu konulara ilişkin açıklamalar bu yazımızın konusunu oluşturmaktadır.

  • Öncelikle tarh edilen verginin türü ve cezanın nevi ile döneminin doğru tespit edilip edilmediğinin açık ve net olarak ortaya konulması gerekir.
  • Tarhiyatın ne şekilde yapıldığı; resen, ikmalen veya idarece mi yapıldığının ve doğru vergi dairesince mi işlem tesis edildiğinin belirlenmesi gerekir.
  • Tarhiyatın ve ceza kesme işleminin dayanağının; takdir komisyonu kararına mı veya vergi incelemesine mi dayalı olduğu tespit edildikten sonra, komisyon kararının ve vergi incelemesinin dayanaklarının araştırılması gerekir. Eğer takdir komisyonu kararının dayanağı yoksa tarhiyatın hukuka aykırı olduğu ortaya konularak iptali yoluna gidileceği açıktır. Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun 24.02.2021 gün ve E:2020/1625, K:2021/159 sayılı kararında, … takdir komisyonu kararının verildiği tarih itibarıyla re’sen tarh nedeninin bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği gerekçesiyle vergi mahkemesi kararı bozulmuştur. (Erişim 18.10.2021 saat 15.24 https://lib.kazanci.com.tr/kho3/ibb/files/vddgk-2020-1625.htm
  • 213 Sayılı Kanun’un 74. maddesi uyarınca matrah takdiri yapmakla görevli bulunan takdir komisyonunca takdir olunan ya da 135. maddesi uyarınca vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlar tarafından düzenlenen inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah farkına dayandırılmış olması gerekmektedir. (Danıştay 7. Dairesinin 27.02.2020 gün ve E:2016/2028, K:2020/1984 sayılı kararı)
  • Vergi ceza ihbarnamesi Kanunda öngörülen şekil şartlarına uygun mu? Vergi mahkemelerince ve Danıştay’ın vergiye bakan dairelerince bu hususa ilişkin resen inceleme yapılmadığı net olarak ortaya konulamasa da İhbarnamenin şekil şartlarına uyulmaması nedeniyle de iptal kararları verilebilmektedir. Danıştay 3. Dairesince verilen bir kararda, … gerek takdir komisyonu kararında gerek vergi ceza ihbarnamesinde vergilendirme döneminin Nisan 2009 olarak belirtildiği görülmüş olup bu haliyle, dava konusu ihbarnamenin 213 Sayılı Kanun’un 35. maddesine uygun olduğundan söz edilemeyeceğinden işlemin iptali gerekirken davanın reddi yolunda verilen Vergi Mahkemesi kararında isabet bulunmadığı gerekçesiyle karar bozulmuştur. (09.05.2018 gün ve E:2016/10400, K:2018/2553 sayılı kararı). Bu karardan da anlaşılacağı üzere şekil şartına uyulması gerektiğine vurgu yapılmıştır.
  • Vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyetinin araştırılması gerekir. Böyle bir vergi doğdu mu doğmadı mı dayanakları ile birlikte ortaya konulması gerekir. Danıştay’ın ve vergi mahkemelerinin kararlarının tamamına yakınında bu konuya vurgu yapılmaktadır. 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3/B maddesinde bu hususa ilişkin olarak, “… Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.” Hükmüne yer verilmiştir. (Danıştay 9. Dairesinin 16.06.2014 gün ve E:2014/4977, K:2014/4573 sayılı kararı)
  • Mükellef gerçekten vergi ve cezanın muhatabı mı? Eğer mükellef farklı ise vergi ve cezanın mükellef açısından doğmadığı gerekçesiyle iptali gerekir. Açık olarak vergiye tabi olmayan veya vergiden muaf bulunan kimselerden vergi istenmesi veya alınmasının mükellefiyette hata olduğu belirtilmiştir. (Danıştay 4. Dairesinin 29.06.2020 gün ve E:2019/4820, K:2020/2431 sayılı kararı)

 

Vergi tarhiyatı yapılırken yukarıda sayılan konulara dikkat edilmesi gerekir. Tarh edilen vergilerle ilgili sayılan eksikliklerin bulunması halinde Mahkemelerce hukuka aykırı bulunarak iptal edileceği kuşkusuzdur. Bu konuya ilişkin olarak alanında uzman bir avukat vasıtasıyla işlerin yürütülmesinde hak kaybına uğramamak için fayda vardır.